Anasayfa / KÖŞE YAZARLARI / VERESİYE DEFTERLERİ HALEN VAR!

VERESİYE DEFTERLERİ HALEN VAR!

Hep ‘eskiden’ diye başlıyorsa sözlerin, özlemin başlamıştır; anneye, babaya, dedeye ya da nineye… Portakal çiçeği, Ebruli ve şakayık kokan sokakta oynadığın yıllar, yaramazlık payesi verdiğin arkadaşlar, sert ama mert erkek öğretmenler, anne kadar sıcak mahalle kadınları, kuzenler, yazlık sinemalar…  Çocukluktaki tatlar, kaçamaklar… Cam kırmalar…

Bakkal amcalar, teyzeler… Ayşeler, Fatmalar, Emineler… Aliler, Veliler, Mustafalar… Agop bile vardı o zamanlar… Ya şimdilerdeki isimler… Bir gariplik var… Siyasetle ilgili herkes… Anlamadan konuşan, her şeyden haberi varmış gibi yapan, kişisel ikballerinin peşinde bir yığın var orta yerde… Durmuyor, yok ediyor, üzerine bastığı karıncadan habersiz, yaşadığını var sayan, karın tokluğunu beslenme sanan yığın…

Koca bir yıl, koca bir mahalle ve oradaki küçücük bir bakkal dükkanını hatırla şimdi… Gittiğin her an “Amca” dediğin ve çok güvendiğin “bakkal amca”… Yazın dondurma da satan hani… Öyle Roma, Maraş falan değil; markasız ama çok lezzetli olanlar…  Küçük plastik kovalar vardı hani; mavi, sarı, kırmızı renkli; hani avucunun içine sığan… Hatırladın mı şimdi… Sarı leblebi tozu olurdu altta üzerinde de çikolata… 5 kuruştu tanesi… Ne çok tüketirdik… Ya da ağzımızda biriktirir arkadaşımızın yüzüne üflerdik… Hey gidi günler hey…

Bir de para olmadığında bir küçük deftere yazdırırdık aldıklarımızın fiyatlarını… Eskilerin bu veresiye defterlerinin yerini şimdilerde kredi kartı hesap ekstreleri aldı. Aradaki fark, bir zamanlar yazdırırdık, şimdi okutuyoruz, pos cihazına. Bakkal amcalar da kalmadı ve marketteyiz artık. Alışveriş merkezlerinin içindeki dev marketleri ‘geziyoruz’ bu aralar… 200 bakkal aynı yerde gibi… “Şaşırma al” diyor sanki hepsi… Işıl ışıl her yer… Ürünler paketli ama işte bilemiyorsun E-130 ne demek şimdilerde…

Küçükken rahmetli babam beni bakkala götürürdü. Bizim mahalle bakkalının kasasının yanında kalın ciltli, alfabetik fihristli, veresiye defteri vardı…

Bu defterin sayfa başlarında kişi isimleri bulunurdu. İsimlerin altındaki satırlarda ise genelde, iki ekmek, yarım kilo şeker, bir paket tuz, bir litre gazyağı, bir kilo ‘Sana Yağı’ gibi zaruri ihtiyaç maddeleriyle dolu olurdu. Sayfadaki yazılar kargacık burgacıktı ama bakkal amca okurdu onları…

İlkokul öğretmenim, defterleri beğenmezdi ve çocuklara; “Bu defterin aynı bakkal defteri gibi olmuş” derdi

Hayat bakkallar üzerinden tarif edilirdi

Bir gün bu defterin neye yaradığını sorduğumda bakkal amca; “Büyüyünce Allah ismini bu defterlere yazdırmayı nasip etmesin” deyip neye yaradığını izah etmeye başladı. Tabii ki o yaşlarda bu olayı anlamak zordu.

Bildiğiniz yaz tahtaya al haftaya hesabı.

Kimisi maaşını aldığında hemencecik gelir borcunu sildirirdi. Borç ödendiğinde sayfanın üzerine büyük bir çarpı çizilirdi…

Bazı kişiler olası bir ihtilafı önlemek için kendisine de bir defter olmasını ister ve aldığı her şeyin kendi defterine de kayıt edilmesini sağlardı. Ödeme günü geldiğinde her iki defter karşılaştırılır ve ödemesi yapılırdı.

Bazı zaman aylarca hiç ödeme yapamayacak durumda olanların bile istedikleri şeyler hiç bir zaman geri çevrilmez, mutlaka verilirdi. Nasılsa parası olduğunda verecektir, anlayışı hakimdi… Kimse aç bırakılmazdı…

Bizimde  vardı bundan bir tane avuç içi kadar beyaz bir veresiye defteri. Bu defterle bakkal amcaya gider, istediğimi alırdım. Bunlar genelde sakız ve leblebi tozu olurdu. O da aldığım şeylerin bedelini yazar geri verirdi.

Çocukken bakkaldan bu defter ile bedavadan sınırsız alışveriş yapıldığını sanırdım. Nereden bileyim babamın her ay aldıklarımın parasını ödediğini. Annem de hiç söylemezdi…

Osmanlılar zamanında Ramazan günlerinde tebdil-i kıyafetle, pek çok zengin, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav dükkânlarına gider, onlardan veresiye defterini çıkarmalarını isterlermiş. Baştan, sondan ve ortadan rastgele sayfaların toplamını yaptırıp, miktarını ödedikten sonra; “Bu borçları silin! Allah kabul etsin!” der, kendilerini tanıtmadan çeker giderlermiş

Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren de borçtan kimi kurtardığını bilmezmiş.

Eğer birine gerçekten yardım etmek istiyorsanız ve bu yardımı gizli olarak yapmak istiyorsanız, mahalle aralarında marketlere direnen bakkallara uğrayın

Zira o bakkallarda halâ veresiye defterleri var…  

Kontrol et

BURSASPOR YOLA ÇIKIYOR

Yasaklar yavaş yavaş kalkıyor. Doğru mu, değil mi bilemem ama, biraz nefes almaya, biraz da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir