Geldik gidiyoruz
Gelip kalan yok.
Toprağa düşünce de
Dalıp çıkan yok…
Kendini o kadar da çok önemli zannetme
Nice öylesi vardı ki;
Bugün hatırlayan yok. (Şeyh Edebali)
O kadar anlamlı ve derin ki mısralar, anlamamak için kaybetmiş olmalı insan özünü…
Rast gele yaşıyoruz… Heyelanı, seli, yangını, depremi, göçen madeni, tarifsiz acıların buluşma noktasına döndü ülkemiz… Ve yaşanan onca acının ardından söylenen tek şey ‘Kader’… öyle mi?
Her defasında bu son olsun diyerek ders almamak mı kaderimiz?
Sağı-solu, partisi makamı yok bu işin…
İnsan olabilmekte mesele… Para uğruna mı yaşanıyor bunca acılar… Makam sevdasından mı çoğalıyor acılar? Hiç mi sızlamıyor vicdanlarınız… Bir gün göçüp gideceğiz… Ne para, ne makamınız ulaşacak öte tarafa… Bir selamlık payı bırakın hiç olmazsa…
Tarih boyunca nice makamlara nice isimler gördü… Kimler geldi kimler geçti… İsmi hasretle anılanlara selam olsun… Minnetle andıklarımızın ruhu şad olsun… Peki siz hiç düşündünüz mü ileride nasıl anılacağınızı?
İşin bir de toplum boyutu var tabii ki… Tüm toplumumuz öyle değil belki ama vicdanını cüzdanına değişen kansızlar türedi bit gibi… Her felakette bunu görüyoruz maalesef… 6 Şubat depreminde yardım tırlarındaki malzemeleri depolarına stoklayıp satmaya kalkanlar gibi… İşi kılıfına uydurup yolunu tutan işletmeler gibi… Geceliği 30 bin TL olan otelin 1 odanın güvenliğine ayıracağı 6 bin TL’den kaçması gibi… Ne oldu kazandınız mı şimdi? 36 çocuk yangında can verdi dünya sizin olsa ne yazar… Bu utancın, bu ayıbın, bu vebalin kaç para temizler?
Bina yaparken, demirden çalıp, deniz kumu kullananlar, kaç canın günahına girdiniz hangi para sizin günahınızı temizler?
Aslında örnek o kadar çok ki ama hepsinin tek bir basit çözümü var…
O da İnsan olabilmekte!
İnsanlığını kaybetmeyen tüm dostlara selam olsun. Kalın sağlıcakla…
