İNSANSIZLIK
23 Şubat 2020
KÖŞE YAZARLARI, Yüksel Civelek
İnsansız Uzay Aracı ile başladı herşey.
Nasa yok mu o Nasa.
Hep onun başının altından çıkıyor bu acaiplikler.
Lan iki dakika rahat durun be.
“Uzay Gemisi yanmasın” diye uğraşırken, teflonu bunlar buldu.
Buldu da ne oldu?
Cozur cozur, mis gibi yağda pişmiş köfteden, düştük, yağsız tava eseri köfteye.
Neymiş efendim?
İnovasyonmuş, gelişimi sağlıyormuş.
Anamın zift gibi yağlı tavasından ne istediniz be?
Neyse, çelik tabanlı tavalar aynı işi görüyo ama, ah nerede o eski kararmış tavalar?
Lezzet kaynağı, anamızın o eski tavasıymış meğer.
Ha?
Ne diyorduk?
Nasa!
Bittabiii…
Bütün bu rezilliğin başı orası.
Astronotlara sıcak su lazım, ketıl yaptılar. Uzay mekiğinden önce, bizim eve girdi.
Veya, alçak satıcı bana öyle girdirdi, günahı boynuna.
Yok, astronotlara sıcak börek lazım, al sana mikro dalga.
Mikro dalga çıkınca, bütün gıdalar donduruldu.
Niye?
Mikrodalga çözsün.
Boşuna mı verdik avuç dolusu parayı. Çalışsın, buz çözsün, yemek ısıtsın.
Nasa buldu.
Valla satıcı öyle dedi, aldık.
Anamın davul fırını pekala iş görüyordu.
Digital saati de bunlar buldu.
Fırına, buzdolabına kim taktı bilmiyorum ama, bu Japonlar da az değil.
Nasa ne bulsa hemen kapıp geliştirdiler.
Olan bize oldu.
5 kilo buğdaydan, 3 Dönüm hasat edip, 9 dönüm borçlanıp, ürettikleri her şeyi aldık.
Sonuç?
Tarla da gitti, şimdi kapılarında ırgatlık yapıyoruz, yeni ürettiklerini alabilmek için.
Para veriyorlar, geri alıyorlar, eşya veriyorlar, ha babam çalışıyoruz, ürettiklerimizi satınalmak için.
Şimdide İnsansız işler yapmaya başladılar.
İnsansız Araba, İnsansız Uçak, İnsansız Gemi, Tren, Uzay Mekiği…
E, Biz ne olacağız?
İnsana lüzum günden güne azalıyor.
Makina çalışıyor, makina üretiyor, makina taşıyor, makina savaşıyor.
Öyle bakıyoruz.