Mehmet Çevik, akşamdan sabaha meşhur olan, tek şarkısı popülerliğini yitirince besteci peşinde koşan, unutulup gidenler gibi değil… O müzik için yıllarca tüm şartlara direnmiş ve şimdi istediği gibi sahnelerde performans sergiliyor. Pek çok şehirde hayran kitlesi edinmiş sanatçıyı yakından tanıyalım dedik… İşte sohbetimizin ayrıntıları…
Röportaj: Adile Demirci
Müzik sevdanız nasıl başladı?
Doğuştan gelen bir sevda bu… Mikrofon yerine taraklarla şarkı söyleyip bu günlerin hayalini kuruyordum. Annemin en çok sevdiği şarkısı “Sevmekten kim usanır” ilk söylediğim şarkıydı ve o yaşlarda beni çok etkilemişti. İlk olarak Gemlik’te düğün salonlarında şarkı söylerken hayallerimin en başındaydım.
Ailenizin geleceğiniz ile ilgili başka düşünceleri varmış ama siz ille de müzik demişsiniz. Bu süreci anlatır mısınız?
Yeri geldi odama kilitlendim, yeri geldi şiddet gördüm ama hiçbir zaman istediğim bu meslekten beni geri çeviremediler. Ailemin hep isteği beni iyi bir eğitimle okutmaktı. Ama benim amacım şarkı söylemek ve sahnede olmaktı. Bu mesleği “Ateşten gömlek” olarak görüyorlardı. Ama ben kararlı ve hırslıydım. İyi ki ille müzik demişim hala ille de müzik diyorum.
Bursa, Yalova, İstanbul ve Eskişehir sahne hayatınız size hatırı sayılır bir kitle oluşturmuş. Bu beğeni nasıl gelişti?
Onların sevgisi beni her zaman daha zirveye taşıdı. Önce yaptığım işi çok önemsedim ve bu hissi sevenlerime de hissettirdim. Meslek hayatım boyunca hiçbir dinleyicimi müşterim olarak görmedim. Hepsi benim destekçim oldu. Onların sevgisiyle büyüdüm.
Şarkılarınızı nasıl seçiyorsunuz?
Çok dinliyorum, çok araştırıyorum. Şarkının tutup tutmaması hiç umurumda değil. Ben seversem ben beğenirsem onu hemen repertuarıma alıp kendi kitleme zaten sevdiriyorum. Bazen ben de yanılabiliyorum prova esnasında çok elediğim şarkılarım oluyor.
Kültürel anlamda sizi hangi konular besler neler?
Mesleğim gereği çok farklı kültür sahibi olan insanla tanıştım. Onların davranışları ve üslupları beni sanatsal anlamda da etkiledi. Kiminin duruşu, kiminin hitabı, kimininse hayata bakış açısı beni en önemli etkileyen unsurlardan biriydi. Kültür insanlara ilham veren bir unsurdur.
Müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz, albüm ya da single çıkarmanın zorlukları nelerdir? Menfaat, çıkar ve mucizelerle dolu bir piyasa. 15 sene müziğe emek verenle yeni piyasaya çıkmış 16 yaşındaki bir şarkıcının bir tutulması hiç adil değil. Müzik ödül törenlerinde Tarkan ve Sezen Aksu gibi büyük starlarımızın kategorilere dahil edilmesi hiç mantıklı değil. Hayat boyu onur ödülü verilmesi lazım onlara. Böyle olduğu sürece genç jenerasyon kendini maalesef gösteremiyor. Zorluklarla karşı karşıya kalabiliyor. Aslında çok zor ama bir o kadar da şanstır müzik. Parası olan herkes çıkarabilir albüm. Önemli olan halkın sevmesi ve o şarkıyı tutması. Çıkardığınız bir şarkı sabah uyandığınızda sizi meşhur edebilir. Ben bile 3 single ile çıkış yaptım. Senelerce bu sektörde emek veriyorum. Asla neyin tutup hangi şarkının sevilebileceğini tahmin bile edemiyorum. Bunu kimse de edemez.
En büyük amacınız nedir?
Zaten amacımın içindeyim. En çok istediğim şeyi yapıyorum. Şarkı söylüyorum ve sahnedeyim. Hep bunu istemişimdir. Bunun için çok dualar etmişimdir, gözyaşı dökmüşümdür ve büyük bedeller ödemişimdir. Hayatım hep planlıydı zaten benim. Yarın uyandığımda ne yapacağımı, bir ay sonra neler elde edebileceğimi, 2 sene sonra nerelerde olabileceğimi, amacımı, nasıl profesyonel hale taşıyabileceğimi düşünürken, bunları zaman zaman elde etmenin gururu içinde olabiliyorum.
En belirgin özelliğiniz nedir?
Hiçbir zaman değişmeyen, insanların hakkını savunan ve vicdan sahibi olmam, güvensiz ve güvenmeden de yapamayan özelliklere sahibim. Hiçbir zaman değişmeyeceğimi herkesin bilmesini çok isterim.
İş dışında günleriniz nasıl geçiyor?
Ailemle, eşim ve oğlumla, spor hocamla ve tabi ki de sevgilerine, samimiyetlerine inandığım hayranlarımla buluşarak, günlerimi onlara zaman ayırarak geçiriyorum.