Mesele günü kurtarmak değil!

Artık son günlerini yaşadığımız 2025’in belkide son şaşırtan gelişmelerine şahit oluyoruz… Değişmeyen kaderimizin fiks menü olarak sunduğu gerçekleri yeni yıl sonunda görüyoruz… Hızla değişen fiyatlar, peş peşe yapılan zamlar, sahte alkol baskınları, yılbaşını kana bulama hazırlığı yapan teröristlerin hazırlık aşamasında yakalanmaları… Yollarda ‘müslüman yılbaşı kutlamaz’ bildirimi yapanlar… Müslüman yılbaşı kutlamaz da Müslüman sadece yılbaşı mı kutlamaz? Rüşvet yer mi mesela? Yolsuzluk yapar mı mesela? Kul hakkına girer, kadını öldürür mü mesela? 3 kuruş fazla kazanmak uğruna 1 liralık malı 5’e satar mı?… Yılbaşı kutlamasına gelene kadar o kadar çok şey var ki müslümanım diyenin yapmaması gereken hangi birini yazalım? Neyse herkesin tercihini kendisine bırakalım… Genelde ve yerelde çok önemli gelişmeleri geride bıraktığımız bir haftanın bizim için en önemli kısmı Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yaptığı 2025 yılı değerlendirmesi oldu… 3 saati aşan bir toplantıda iz bırakan açıklamalara imza attı Başkan Bozbey… Kuşkusuz yerel yönetimlerin en büyük sınavı, yaptıklarını anlatmak kadar neyi neden yaptığını kamuoyuna doğru bir dille aktarabilmektir. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in 2025 yılı değerlendirme toplantısı, tam da bu noktada dikkat çekici bir çerçeve sundu. Ortaya konulan tablo, “günü kurtaran işler”den çok, geleceği planlama iddiası üzerine kurulu bir anlayışı yansıtıyordu. Bozbey’in sıkça vurguladığı “Kent Anayasası” kavramı da aslında bu yaklaşımın özeti niteliğinde. Bursa’nın artık parça parça kararlarla değil; bilimsel veriye dayalı, çevreyi ve insanı merkeze alan uzun vadeli bir planla yönetilmesi hedefleniyor. Toplantının en çarpıcı başlıklarından biri hiç kuşkusuz su meselesiydi. Kuraklık gerçeğiyle yüzleşen Bursa’da, Çınarcık İçme Suyu Arıtma Tesisi’nin 2026’da devreye girecek olması, kentin geleceği açısından hayati bir adım. Bozbey’in “susuzluk kelimesini Bursa’nın gündeminden çıkarmak istiyoruz” ifadesi, bu alandaki hassasiyetin net bir göstergesiydi. Sadece bugünü değil, yarını da düşünen bir su yönetimi vurgusu dikkat çekti. Ulaşım başlığı ise hem rakamlarıyla hem de yaklaşımıyla öne çıktı. Bir yılda 287 milyon yolcu, bunun yaklaşık 140 milyonunun belediye tarafından sübvanse edilmesi, sosyal belediyeciliğin maliyetli ama kaçınılmaz bir tercih olduğunu gösteriyor. “İki kişiyi taşıyıp bir kişinin ücretini alıyoruz” sözü, bu tercihin kısa ama net bir özeti gibiydi. Çevre ve hava kirliliği konusunda verilen mesajlar da yabana atılacak cinsten değil. Hava kalitesinin anlık olarak paylaşılması, riskli bölgelerde maske dağıtımı gibi uygulamalar, yerel yönetimlerin artık sağlıkla çevreyi birlikte ele almak zorunda olduğunu hatırlatıyor. Mali tabloya gelince… Nisan 2024’te yaklaşık 13 milyar TL olan Büyükşehir borcunun 9 milyar TL seviyesine düşürülmesi, azımsanacak bir rakam değil. Özellikle hizmet üretiminin sürdüğü bir dönemde borcun azaltılması, yönetim açısından önemli bir gösterge olarak not edilmeli. Toplantının en duygusal ve bir o kadar da siyasi başlıklarından biri ise Antakya Ulu Cami oldu. Bozbey’in bu konuda sergilediği ısrarcı tavır, meselenin sadece bir inşaat değil, bir vicdan ve dayanışma konusu olarak görüldüğünü ortaya koydu. Aynı şekilde Mahfel için “talibiz” çıkışı da, Bursa’nın simgelerine sahip çıkma iddiasının altını çizdi. Bu değerlendirme toplantısı, bir yılın faaliyet raporundan öte, nasıl bir Bursa hedeflendiğine dair bir yol haritası sundu. Elbette eleştirilecek, tartışılacak başlıklar olacaktır. Ancak görünen o ki, Bursa’da artık sadece bugünün sorunları değil, yarının riskleri ve ihtiyaçları da masada. Belki de en önemli cümle şuydu: “Bursa’yı günübirlik kararlarla değil, ortak akılla yöneteceğiz.” Asıl mesele de zaten tam olarak bu. Kalın sağlıcakla…